Marmara Üniversitesi
Yemekten sonra biraz dalmıştım ki Mine aradı, "Necla Abla fenalaştı, hastaneye gidiyoruz.". Hemen çıktık, 112'den çağrılan ambulans bizden önce varmış. Annemi sedyeye yerleştiriyorlardı. On gün önce çıktığımız özel hastanenin acil servisine gidip durumu anlattık. "Bizde nörolog yok" dediler, "devlet hastanesine gidin."
Yirmi yıldır her gün önünden geçtiğim Göztepe hastanesine gittik. Daha biz oraya ulaşmadan kabul işlemi yapılmış, doktor durumunu soruyordu. Üç kişilik ambulans ekibine rastladık, "sarı çizgiyi takip edin" dediler, teşekkür ettik. Hastalar durumun ciddiyetine göre kırmızı, sarı ve yeşil alanlardan birine alınıyor. Yerdeki renkli çizgiler sizi o alana götürüyor.
Bekleyenler arasında bir de tekir kedi vardı. İki kişilik yere yayılmış, uyur gibi yapıyordu. Kimse yerinden kaldırmaya cesaret edemedi. Yanına gelenler, "Yazık, tek gözü yokmuş" deyince Tekir konuştu: "Tek gözümün yokluğundan şikayet mi edeyim? Tek gözle sizden iyi görüyorum, varlığı görüp şükretmek gerekmez mi?"
Danışmadaki adama mescidin yerini sordum. Yerleri paspaslayan görevliye seslendi: "Osman bak, amcaya yardım et." Osman cebinden bir kavanoz çıkardı, yere biraz bal döktü. Tekir koştu, balı diliyle temizledi. Bana döndü "Bal dök yala, burada her yer mescid" dedi.
Annemin yanında doktor vardı, son yapılan tedavinin raporunu istedi. Eve gidip getirdim. Az sonra battaniye istediler. Geri dönüp onu da getirdim. Günlük kullandığı solunum cihazını istediler. Uzun hortumu istediler. Onları da getirdim. Su içmek için pipet bile getirdim. En son, 20 kiloluk oksijen tüpünü istediler.
- Hastanede oksijen yok mu?
- Her odada var ama MR'da yok
- MR'da ne işimiz var?
- Tomografide bişey göremediler...
- eee?
- MR'a gidilecek, tüp kapıda duracak
"Rüyada olur böyle şeyler" diye düşündüm. Sol elimi Tekir'e uzattım.
- Bir tırnak at bakalım, rüyada mıyız?
- Rüya olsa böyle mantık yürütemezsin
- Sen bir tırmala, hadi durma
- Kıyamam sana, bana bir kötülük yapmadın
- Sen ne güzel kedisin
Olmayan gözüyle alay ettiğimi sandı, tırnağını geçirdi. Elim kanadı ama hiç acı duymadım. Böylece bunun rüya olduğu, rüya içinde kanıtlanmış oldu. Ama Tekir'in içine sinmedi, "Postunu deldim, sana bir dua öğreteyim de ödeşelim. Anan baban için sürekli bunu oku:
Rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ"
Peki MR'a nasıl gideceğiz? Osman geldi, "Ben götüreyim Amca" diyerek hasta yatağını itmeye başladı, oksijen tüpünü de önüne sıkıştırdı, kocaman bir asansöre bindirdi, yerin altına idik. Labirent gibi koridorlardan uçarak geçiyorduk. Her taraftan sular damlıyordu ama duvarlarda büyük tablolar asılıydı. Tek gözlü kedi belirdi, "Osman, acele etme, sana yetişemiyorlar!" diye uyardı.
Neyse, içinde 20-30 kişinin bekleştiği sıcak bir odaya girdik. Osman içeri girince durumu anlattı. Meğer MR gece-gündüz hiç durmadan çalışırmış, bunlar 3-4 ay önce randevu alıp geceyarısı sıraya girmişler. "Yine acilin hastası araya girdi" diye söylenenler oldu. "Ne ayıp, hem yaşlı hem hasta teyze, elbette öne geçecek" diyen de oldu. Rüya olunca, herkes her şeyi söylüyordu, kulak asmadım.
Acilden de gelsek, burası bekleme odası. Bir saat bekledik. Osman bir paket uzatıp "Amca, sıkıldıysan dışarıda içebilirsin" deyince Tekir çok kızdı, "Osman, adamın ak sakalına baksana, hiç sigara içer mi!" diye azarladı. "Sen ne akıllı kedisin" diye düşündüm ama sol elime baktım, dile getirmedim.
MR'da da bişey çıkmadı, 3:30'da "hadi artık gidin" dediler. Rüya dedik ya, kimse para da istemedi. Osman bir ambulans buldu, eve döndük. Sabah uyandığımda Güler kahvaltı hazırlıyordu. Annemin evinde her şeyin yeri bellidir, bir santim kıpırdamaz; her şeyin vakti de bellidir, bir dakika şaşmaz. "Ne uzun bir rüya" diye düşündüm, hakikat olmadığı için şükrettim. Elime baktım, kedinin tırnak izleri duruyordu.
Bunlar annemin masa saatleri, ayrıca 5 tane duvar saati var |
P.S. Hikayeyi yazarken, Alis'in etkisinin farkında değildim, Chesire Cat burada Tekir olmuş.