Yıl ikibinyirmi. Sıkıştık kaldık.
Görünmez düşmanın saldırısı altındayız.
Görünmeyen ama varlığını ÖLÜM gibi bir mesajla bildiren düşman.
Hepimiz bir sebep buluyoruz, düşman saldırısının nedeni, niçini hakkında.
Ben de düşünüyorum.
Neden, niçin, nasıl, nereden, kimlerle....
Önce birilerinde kabahat buluyoruz; şunu yemeseydi, bunu içmeseydi, şunu yapsaydı, bunu yapmasaydı diye. Sonra komplo teorileri geliştiriyor, meşrebimize göre hikayeler yazıyoruz.
Fakat günün sonunda, ya o, ya bu, ya da hepsi neden olabilir diye düşünüyoruz. Nasıl defedeceğiz şu melaneti dendiğinde; kimimiz dua ile, kimimiz mucize ilaçla diyor.
Bu giderse bir başkası gelmez mi diye sorduğumuzda da, hele bu bir geçsin bakarız diyoruz. Ama yaşantımız hiç aklımıza gelmiyor.
Hırslarımızla, sonu gelmez ihtiyaçlarımızla, "daha çok olsun ama benim olsun" diyen egomuzla, başkalarını ve kendimizi aldatan yaklaşımlarımızla, taşlaşmış , örselenmiş vicdanımızla, geçmiştekilerin tapmak için kendi elleri ile yaptıkları kurabiye tanrılar misali, para, borsa, kat, yat, gayrimenkul gibi kendi elimizle yoğurduğumuz yeni tanrılarla, yapısıyla oynadığımız bitki ve hayvan gibi canlılarla var ettiğimiz hayat çorbasının içinde oluşuyor bu virüsler.
İlaç bulsan da yok olmayacaklar, şekil değiştirecekler. Çünkü biz değişmiyoruz, yaşantımız, anlayışlarımız değişmiyor.
Hepimize geçmiş olsun.
Hani Alâk suresinin ikinci ayetinde insanın ilgiden, sevgiden yaratıldığı söyleniyor ya, insanlığı yok edecek bu virüsler de ilgisizlik, sevgisizlik, bencillik, hırs, adaletsizlik ve kibirden, bize verilenlerle yetinmeyerek, daha çok, daha çok histerisiyle yaratılmışların yapılarını değiştirdiğimizden dolayı ortaya çıkmış olmasın.
Hayır ruhbanlar gibi, kutsal kitap alıntısıyla yorumlar yapıp, iddialarda bulunmuyorum. Zaman içerisinde bunları yaparak karşımıza maddi, manevi virüsler çıkartan ortamlar hazırlıyoruz.
Kimi zaman insanlığın sağlığına saldırıyorlar, kimi zaman da bizi insan yapan ve insan için yapılan her türlü bağlantımıza.
Yaratan "sizleri ilgi ve sevgiden yarattım" diyorsa, hiç olmazsa bu günden sonra birbirimize ilgi ve sevgi göstererek bu günleri aşalım.
Cumamız hayırlara vesile olsun.
Dr. N. Sezgin Özaytekin
Fenerbahçe
Not: Bu satırlar yayınlanırken, iki haftadır umre kapalıydı, ertesi gün camilerimiz de kapandı
https://eyler.blogspot.com/2020/03/umre-yasak-kabe-mahzun.html