6 milyar km uzaktan Yerküre, soluk bir mavi nokta Kaynak: bbc.com/news/science-environment-51491471 |
Bu fotoğrafı bir arkadaşımız "Gerçek budur işte" diyerek gönderdi. Ertuğrul Hocam da "Doğrudur; ama benim kalbim evreni kuşatıyor..." dedi ve şu soru ile cevap verdi:
BİR DENEME: Nedir gerçeklik?
Ertuğrul Taçgın
Kimileri demiş algılayanlar yoksa gerçeklik yoktur; sanki üzerindeki algılayanlar ile birlikte dünya yok olsa, evren de gerçekliğini kaybedecekmiş gibi.
Kimileri gözleriyle gördüklerini gerçek zannetmiş, bir anneye bakarak; halbuki onu anne yapan şey eti, kemiği değil, gözle görünmeyen şefkat, merhamet ve fedakarlığı imiş.
Kimileri yolda gördüğü gelip geçeni adam zannedermiş, halbuki gerçek bambaşka imiş; kimi menfaatçi, kimisi kıskanç, kimi nefret dolu imiş.
Kimileri de dağlara çıkan, çöllere düşen gördüğü herkesi deli zannedermiş; halbuki onların bir çoğu, özlem duyan, hasret çeken aşıklarmış.
Aslında gözle görünen sadece bir perde imiş; esas gerçeklik ise perdenin arkasında cereyan eden şefkat, merhamet, fedakarlık, menfaat, kıskançlık, nefret, özlem, hasret, aşk vb duygu ve cihazların faaliyetlerinden ibaretmiş.
Yani görülen, duyulan, müşahade edilen her şey ve topyekün eşyalar alemi, isimlerin ne önemi var, sen de uzay-evren, ben diyeyim şehâdet alemi; evet hepsi de var ama, sanki bir tül perde gibilermiş, altındaki çok daha gerçek olan, adına ne derseniz deyin, bir başka alemin üzerini örtüyorlarmış; ve buradan izlenen faaliyetler aslında o alemdeki faaliyetlerin yansımalarıymış.
Gönül ve kalp ise o gerçek alemin penceresi imiş. Öyle bir pencere ki, Rabbim demiş: Ben, kainata, yere göğe sığmadım, fakat müminin kalbine sığdım.
Mevlana demiş ki:
Kalp deniz, dil kıyıdır,
Denizde ne varsa kıyıya o vurur.
Yunus da demiş:
Yunus öldü diye salâ verirler,
Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez...
E.T.
------