Yıl Bindokuzyüzaltmışsekiz.
Pertevniyal Lisesinde okurken yandaki cami bahçesindeki ağaca raptiyelenen Bugün gazetesini sanki bir gizli örgütün bildirisini okur gibi heyecanla okurduk. Bizler ilginç bir zamanın çocuklarıydık. İhtilal görmüş, demokrasi diye bir şeyi bolca duymuş, ama idamlara şahit olmuştuk. Bir şeyler oluyordu,ama anlamıyorduk. Laiklik, komünizm, Amerika sözcükleri havalarda uçuşuyor ve bizler de sürüklenip gidiyorduk. Kıbrıs olayları, grevler, lokavtlar...
Günler çok da güzel hatırlanacak günler olmadan geçti gitti..
Şevket ağabeyin, yurt dışında yaşadığı gönüllü sürgünden döndüğünü duyduk. Divan Yolunun paralelindeki yazıhanesinde ziyaret ettik. İşte o gün kalpler kilitlendi ve bu dünyadaki dostluğumuz kırk beş yıl sürdü.
Büyük Gazete çıkartma çalışmaları, toplu halde taze francala eşliğinde "İddi Amin" salatası (!) ziyafetleri, Bedir Yayın Evinde bir müddet yardım etme, Şile Ceza Evi, babasının vefatı, annesinin vefatı hep anılarımda ve taptaze. Aile dostumuz olması ve özelimize giren bazı yaşanmışlıklar apayrı bir yer tutar hatıralarda.
Şevket ağabeyin hayatı, ülkemizin yakın tarihi gibi inişli çıkışlı oldu.
Bugün vefatının yedinci günü.
Günler geçecek, yıllar geçecek. Elbet mülaki olacağız bezm-i ezelde. Evvel gidene selam olsun.
Yaşadıkça ondan aldıklarım bana, cenneti arzuluyorsak yaşadığımız yerleri cennete çevirmemizi, belalardan kurtulmak istiyorsak ufacık da olsa sadaka vermemizi, kedilerin sevilmesi gereken gizemli yaratıklar olduğunu, yediğimize, içtiğimize, giydiğimize yaşadığımız yere, ilişkilerimize helal olmasının yanında estetik bir boyut kazandırmamız lazım geldiğini, temizliğin her türlüsüne, kokunun güzeline rağbet etmemiz gerektiğini, evlerimizi hat ve bilhassa hilye ile süslememizi, felsefe ve mantık bilmemin gerekli değil elzem olduğunu, genel kültürün ve kitap okumanın vazgeçilmezliğini, seyahat etmenin güzelliklerini, insanlara vefanın vazgeçilmez olduğunu ve peygamberimizin ahlakının Kur'an olduğunu ve bunun da takip edilmesi gereken en büyük sünnet olduğunu hatırlatacak.
Kim olursa, toplumdaki sıfatı ne olursa olsun, kişinin paraya karşı tutumu, mal biriktirme arzusu, akraba - arkadaş kayırma işlerindeki aşırılıkları, şatafat merakı, emanete sahiplik derecesi, dini dünya menfaati için kullanması, o kişiyi için yapacağım değerlendirme de, onun bana öğretisi olarak bana yol gösterecek.
Elbette ki güzel sohbetlerini, güler yüzünü de hep hatırlayacağım.
Bugün vefatının yedinci günü.
Yüce Rabbimin bu mübarek Cuma gününde rahmetiyle muamele etmesini niyaz ederim.
Cümlemizin Cuması kutlu olsun. Bu kubbede bir hoş sedamız kalsın. Akıbetimiz hayırlı olsun.
Dr. N. Sezgin Özaytekin -- 19.07.2019
Edremit, Altınoluk
Son yazısı: AKLA DÂİR, M. Şevket Eygi
Yüzündeki kibar bir tebessümle sahiciliği, sevgiyi, beyefendiliği tasvir ediyor |
Bir sene sonra
Yüce resul “Ölülerinizi hayırla yâd edin.” buyurmuş.
Ben şahsen Şevket ağabeyi her gün hayırla yâd ediyorum.
Nedeni sorulursa, ondan öğrendiğim ve yaşantıma yön veren şeylerden dolayı derim.
Bunlardan biri, “şaşırmamak”, bir diğeri de “ufak şeylerle mutlu olabilmek” ya da “mutluluğu insanların önemsiz saydığı” şeylerde mutluğu bulabilmekti.
“Şaşırmayacaksın” derdi. Çünkü bu dünyada sınırsız sayıda olayla karşılaşırsın. Şaşırıp, kalarak, apışıp durarak bir şey yapamazsın. “İki günü birbirine eşit olmayan, bir sonraki bir öncekinden olumlu anlamda farklı ve ileri olan, ‘Kamil bir insan’ hedefinin muhatabı olan sen, yeni durumlara karşı uyanık olmalı, şaşırmak yerine, hedefine uygun davranışlar sergilemelisin” mealinde yol göstermişti.
Yine peygamberimizinden örnek vererek, “Sahabisiyle dolaşırken rastladıkları bir köpek leşine arkadaşları iğrenerek bakarken, ‘şu dişlerinin güzelliğine bakın’ diyerek bize güzel bir örnek oldu, en olumsuz durumlarda bile güzelliği, mutluluğu bulabiliriz” demişti.
Tanıyanları bilir, bizlerin yüzüne bile bakmadığı şeyleri alıp, evine koyduğunda harika bir estetik objesi oluverirdi. Keşfettiği kıyıda, köşede kalmış bir lokantadan, üç Michelin Yıldız almış bir şefin sunduklarını yemiş gibi keyif alırdık. “Mutluluğu küçük şeylerde bulursanız, büyük şeylere ulaşmak için çok fazla güç sarfedip kendini tüketmezsin” demişti.
Ama en unutamadığım sözü ise, işler iyi gitmiyor, piyasa kötü, yarından korkuyorum dediğimde, “Benim belli bir gelirim var, sıkıştığında çekinme söyle, bölüşelim” demişti. Bu tekliften çok etkilenmiş, memnun olmuş ve bir daha klasik ağıza pelesenk olmuş tüccar konuşması “işler kötü, ilerisini göremiyorum” gibi konuşmayı bırakmış, halime ve böyle bir dost sahibi olduğuma şükretmiştim.
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sâda imiş, Şevket ağabeyin sadası yaşadıkça gönül kubbemde hep yankılanacak.
Dr. N. Sezgin Özaytekin -- 12.07.2020
Bu kubbede geçmişten gelip bugüne not bırakan, baki kalacak sessiz bir kahkahanın nezaket ve nezafeti |
Beş sene sonra
Yüce Allahım Gani gani rahmet etsin.
Yattığı yer gül bahçelerinden bir bahçe, makamı cennet olsun.
Bezmi ezelde tekrar mülâkî olmayı Rabbim nasip etsin.
Hatırası zihnimizde, sevgisi kalbimizde..
Evvel giden ahbaba selam olsun..
Dr. N. Sezgin Özaytekin
Recep İncecik beyin okuma sonrası vereceği yemek davetine cevap:
Nasib olur bir gün denk gelirsek, alacağım olsun. Şevket ağabeyin ruhaniyeti kalplerimizi şenlendirdiği gibi, damaklarımızı da şenlendiriyor. Sürgünden İstanbul’a döndüğünde bizleri matbaada toplar, bir tepside “iddi amin” (!) salatası [Tarifi bende mahfûz] yapardı. Hepimiz fırından yeni çıkmış francala ekmeğinden koparttığımız büyücek parçayı salata ile birlikte mideye indirir, ( gençlik işte) iddi Amin’in adını anar gülüşürdük. Yemek sonrası Büyük Gazetenin hazırlanmasına kapasitemizce katkıda bulunurduk. Çok kârlı bir alış verişti ve hep biz kârlı çıkardık :))
Bir kuş kanat çırpar,
Cama vurur gagasıyla,
Hatırlatır eski hatıraları,
Salkım söğüt güller açar,
Bülbül öter kasideleriyle,
Bu rüzgâr sürûr rüzgârı,
Hatırlatır güzel insanı….
NSÖ 13.07.2024
Müslüman kültürünün ürünleri hatlar, kitaplar, çay takımıyla semaver, kokular, tesbihler ve çeşitli sanat eserleri ile birlikte örnek bir İslam beyefendisi |
Beşir Ayvazoğlu'nun yaptığı mülakat: