22 Mayıs 2024

Teşekkür, 15-22 Mayıs 2024

(10-15 Mayıs gezi hatırasının ekidir)
Daha gezimizin sonuna ulaşmadan, bu olağanüstü programı düzenleyenlere teşekkür etmeye başladık, tam bir hafta sürdü. WhatsApp grubunda yazıldığı sıra ile aktarıyorum.
__Akif Eyler

Üçkuyu köyünde yemek molası [Halime Akdağ]

[15 Mayıs 07:58] Seher ve Akif Eyler:
Çoğunuza veda edemeden ayrıldık, Konya'ya geldik. Yol arkadaşlığınız güzeldi. Hepinize, özellikle Suat Başkana teşekkür ederiz. Programın ancak yarısına katıldık, gördüğümüz kadarı muhteşem geçti.

[15 Mayıs 08:24] Mualla Mezhepoğlu:
İstanbula yola çıkmadan ayrılanlar olacağı için şimdiden yazmayı uygun gördüm. İyiki bu geziyi katıldım iyiki bu vesile ile önceden tanıdıklarımı yakından, daha önce karşılaşmadıklarımları da tanıma fırsatım oldu. Gezimiz güzeldi, bilgilendiriciydi, iyi programlanmıştı ve bugüne kadar hiç tatmadığım calla, domates yemeği gibi Karamana özel tatların süslediği sofralar ile çok doyurucu olduğu kadar da zevkliydi. Özellikle Suat Sözer Beye ve İKEV yönetimine çok teşekkür ederim.

[15 Mayıs 08:38] Habip KÜÇÜKOĞLU:
Büyüklerimiz, ev sahiplerimiz ve tüm hemşerilerimiz, bu güzel ve bilgilendirici Karaman turu sayesinde sizlererle tanışmaktan çok mutlu olduk. Başkan Suat bey, Ekrem bey ve Halime hanımın güzel koordinasyonuna ayrıca teşekkürler.

[15 Mayıs 09:33] Ali Doğruer:
Gezimiz süresince çok güzel bir zaman dilimini sizlerle paylaştık. Yıllar sonra bir çok hemşerim ile tanışma fırsatımız oldu. Bizlere buluşma fırsatını sağlayan Suat abi ve ekibine çok teşekkür ediyorum. Bir başka programda buluşabilmek dileği ile hepinize sağlıklı günler diler, saygılarımı sunarım.

[15 Mayıs 09:41] Cem Türe:
Güzel dostlukların kurulduğ, son derece iyi organize edilmiş keyifli ve Memleketimiz Karaman'ı daha iyi tanıma imkanı veren bilgilendirici bir gezi oldu başta Suat bey, Rıza bey ve ikev yönetimi olmak uzere emegi gecenlere çok teşekkür ediyorum.

[15 Mayıs 15:11] Rıza Duru:
Değerli Hemşehrilerim...
İyi ki gelmişsiniz, beş gün bizleri şenlendirdiniz. Birikmiş işlerim nedeni ile uğurlamaya gelemedim. Hepinize iyi yolculuklar dilerim. Yine bekleriz.

[15 Mayıs 16:03] Taha Güzgün:
Bu güzel geziye emek veren, bizi çok güzel ağırlayan, en küçük bir boşluk bırakmadan tüm zamanımızın en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayan herkese sonsuz teşekkürler.

[15 Mayıs 16:10] Tuğba Baç Karaaslan:
Geride bıraktığımız beş gün boyunca sizlerle tanışmak, Karaman’ı tanımak, “yimehlerini” tatmak çok ama çok keyifliydi. Bunun ötesinde gelecekte planlananlar beni ayrıca heyecanlandırdı. Atatürk’ün gösterdiği yolda çocuklarına, gençlerine değer veren bir vakıf olmanız dolayısıyla meslek alanım adına da çok umutlandım. Sizlerin ve İKEV’in yolu açık olsun. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
Sevgili [Suat] Dayıcım, kurucu üyesi ve bugün onursal başkanı olduğunuz bu değerli vakıfa verdiğiniz emekler için ailemiz adına teşekkür etmek isterim. Bizleri her zaman gururlandırdınız.

[16:59, 15 Mayıs] Seval Yüksel:
Değerli hemşehrilerim, vedalaşamadığım kişiler oldu. Hepinize iyi yolculuklar dilerim. Suat abiye ve Rıza beye güzel organizasyon için teşekkür ederim. Sevgiyle kalın.

[17:07, 15 Mayıs] Müjdat Adıgüzel:
Cok net soylemeliyim ki, biten gezimizin ardindan donus yolunda kendimi cok daha Karamanli hissediyorum. Bana bu hissiyati kazandiran, bu geziyi organize eden, emek veren, zaman ayiran, bizi agirlayan herkese basta Suat abi olmak uzere cok cok tesekkur ediyorum.

[17:12, 15 Mayıs] Nurhan ÖZAY:
Bu geziye emek veren başta Suat Abi ve yönetim bizleri muhteşem misafirperverlikleriyle ağırlayan değerli Duru Ailesine ve bu geziye iştirak eden tanımakla çok ama çok mutlu olduğum hepsiyle büyüleyici bir gezi yaptık muhabbetleriyle müthiş haz aldığım değerli heşerilerime binlerce teşekkür ederim sağolun varolun 🙏🙏

[17:39, 15 Mayıs] Neşe Karasipahi:
Bu güzel geziyi organize eden İKEV, Suat abi, Rıza abi ve Duru ailesine, misafirperver Evcen ailesine çok teşekkürler. İstanbul ekibi ve gruba farklı illerden katılan herkesle tanışmakran çok mutlu oldum. Son beş gün içinde pek çok anı biriktirdik. Karaman’ın güzel yemeklerini ikram eden herkese çok teşekkür, emeklerinize sağlık. ❤️💕💕💕

[17:41, 15 Mayıs] Nedret ve Turgut Uzel: 
Memleket özlemimizi gideren ve birçok güzel anıyla dönmemizi sağlayan bu güzel geziyi düzenleyen sevgili kardeşlerim KARTAP Başkanı Rıza Duru, İKEV Başkanı İhsan Duru ve değerli eşlerine, İKEV Onursal Başkanı Suat Sözer’e içten teşekkür ederiz.
Hepinize iyi yolculuklar dileriz.

[18:15, 15 Mayıs] Suat Sözer:
Siz değerli hemşerilerimle birlikte yaptığımız seyatimizden memnun ve mutlu olduğunuzu güzel ve onur veren yazılarınızdan okudum ve çok mutlu oldum, bende sizlerin bana güvenip inanarak peşime düştüğünüz için çok teşekkür ederim, hatamız olduysa çok özür dilerim. Hayırlı yolculuklar dilerim sevgiler saygılar sunarım.

[19:10, 15 Mayıs] Rıza Küçükoğlu:
HEMSEHRI OLARAK YOLA KOYULDUK. YAKIN DOSTLAR OLARAK DONUYORUZ. IYI KI KATILMISIZ. TESEKKURLER, SUAT SOZER. KARAMANIN GURURU VE OZ EVLATLARI DURULAR ve BABAOGLU AILESI, COK YASAYIN. KARAMANA BAGIMIZI GUCLENDIRDINIZ.

[19:18, 15 Mayıs] Semra Küçükoğlu:
Tüm Katılan dostlarımıza saygılar.

[19:33, 15 Mayıs] Ekrem Candar:
Değerli Karamanlı Dostlarımız;
Çok değerli ve anlamlı bir organizasyonu bitirmek üzereyiz. Gördüğüm ve hissettiğim kadarıyla hepimiz mutlu, güzel anılar biriktirdik. Gezimizin organize edilmesini sağlayan İKEV Onursal Başkanımız Sayın Suat Sözer’e, KARTAP Başkanımız Sayın Rıza Duru’ya, İKEV Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın İhsan Duru’ya, 2. Başkanımız Sayın Meral Tartan’a, Vakıf Müdürümüz Sayın Turhan Terlemez’e, Yönetim Kurulu Üyelerimiz Sayın Seval Yüksel’e, Sayın Müjdat Adıgüzel’e, gezimizde tanışarak anılarımızı biriktirdiğimiz Değerli Karamanlı Dostlarımıza, gezimizde bizleri yalnız bırakmayarak onurlandıran DURU ve BABAOĞLU Ailelelerine çok teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyorum.
Hepinize saygı, sevgi ve hürmetlerimle.🙏🌸👏

[21:27, 15 Mayıs] Yasemin Doğruer:
Ben ilk defa boyle bir Karaman gezisine katildim bu geziyi organize eden bizi guzel yuzleriyle guzel yurekleriyle agirlayan herkeze sonsuz tesekkurlerimi sunuyorum

[22:55, 15 Mayıs] Adem Kırnaz:
Sevgili Karaman severler,
Tadı damağımda kalan dolu, dolu 5 gün yaşadım. Bize bu güzellikleri yaşatan başta Suat ağabey olmak üzere Babaoğlu ailesine, Duru ailesine, Kartap, İkev ile birlikte Ziya ve Rıza Duru kardeşlere teşekkürü borç bilirim. Yarım kalan bilgilerimizi tamamlamak, dostlukları pekiştirmek için yeni seyahatlerde buluşmak dileğiyle..
Bir başkadır, daima özlenendir Karaman diyorum.
İyi akşamlar

[09:47, 16 Mayıs] Naile ve Dr.Kadir Erdemir:
Bu geziyi düzenleyen ve ve bize güzel, birbirinden tatlı günler ve heyecan yaşatan başta İKEV başkanı Suat Sözer’e, İKEV yönetim kurulu başkanı İhsan Duru ve yönetim üyelerine, KARPAT yönetim başkanı Rıza Duru’ya, bizleri ağırlayan ve Karaman misafirperverliğini hatırlatan DURU, BABAOĞLU ve KARASİPAHİ ailelerine, geziye katılan bütün dostlara sonsuz minnet ve sevgilerimizi bildiririz.

Konukları böyle ağırladılar  [Tuğba Karaaslan]

[15:13, 18 Mayıs] Selin Sözer Kayar:
Merhaba, bu güzel ve anlamlı geziye geç kaltılıp erken ayrılmak durumunda kalmamıza rağmen, Uraz ve ben çok keyifli vakit geçirdik.

Dolu dolu geçen gezide;
❤️ baba topraklarına bu defa oğlum beraber gelmek,
❤️ benim çocukluğumu bilenlerinizle uzun zaman sonra yeniden görüşüp hasret gidermek,
❤️ yeni ve çok değerli hemşehrilerimle tanışmış olmak,
❤️ özlediğim lezzetleri yemek,
Ve en önemlisi de
❤️ babamın gözlerindeki mutluluğu ve heyecanı görmek, çok özel ve güzeldi.

Duru ve Bifa Aileleri olmak üzere, tüm emeği geçen Karamanlı dostlarımıza çok teşekkür ederiz.

Uraz için Karaman=Bifa’ydı, fabrikayı gezmek ve sıcak sıcak bisküvi yemek hayaliydi, çok çok mutlu oldu. Kendi deyimiyle “hayalllerim gerçek oldu” diyor🙏🧿❤️

Özellikle Ekrem abi ile anılarını babasına anlata anlata bitiremiyor.
Minibüste ara ara biraz fazla ses yaptıysak affola🙏❤️💛

Umarım en kısa zamanda bir yenisi daha olur.
Ellerinizden öperiz, sevgilerimle,
Selin-Uraz

Uraz'ın doğumunu İKEV Postasında duymuştuk (2015)

[16:19, 18 Mayıs] Ekrem Candar:
Selin Hanım çok teşekkürler.
Allah bağışlasın.
Uraz’ı çok sevdik.
Sarı kırmızı…💛❤️

[18:44, 18 Mayıs] Dr.Kadir Erdemir:
Başkan, Divle peyniri yapımını görmeye, tandır kebabı ve calla yemeye bizi tekrar Karaman’a götür. Bu arada kaleyi, imareti, Hürrem dayı evini, daha bazı yerleri de göremedik.

[21:48, 18 Mayıs] Mualla Mezhepoğlu:
Sayın Suat Sözer ve sayın Rıza Duru, Karaman gezisi hakkında katılanlardan istediğiniz düşündüklerimizi belirten yazıyı her ikinizin e-postasına ayrı ayrı şimdi yolladım. Sizlere teşekkürlerimi, tüm katılanlara selam ve sevgilerimi iletirim.

[21:57, 18 Mayıs] Rıza Duru:
Mualla Hanım, yazınızı okudum, yine çok güzel ve anlamlı bir yazı. İzin verirseniz bu ve KARTAP grubunda paylaşabilir miyim?

[21:58, 18 Mayıs] Mualla Mezhepoğlu:
Uygun görürseniz tabii, memnun olurum

[22:45, 18 Mayıs] Suat Sözer:
Sayın Mezhepoğlunu bu güzel değerlendirmeleri için kutluyor, çok teşekkür ediyorum

[13:15, 19 Mayıs] Cem Türe:
Trende dönüş yolunda kahve satan görevliler ile aramızda espri konusu oldu. "Çay ikraminiz yok mu?" sorusuna, görevli "ikram yok çay 25 TL" deyince ben uzun bir abooo çekerek "Biz 5 gündür hiç bir şeye para vermedik çok alışmıştık, çayın paralı olmasına çok şaşırdım" dedim. Arkadaşlar da beni destekleyince bu defa şaşırma sırası görevlilere gelmişti. "5 gün boyunca mı?" diyerek hayret belirtici ifade kullandılar.
Yolculuğumuz hem gidiş hem de geliş çok keyifli geçti zaman nasıl geçti anlamadık. Ben bu vesile ile tekraren geziyi organize eden, emeği geçen, herkese çok teşekkür ediyorum.

[13:31, 19 Mayıs] Ali R Dura:
Ben yurtdışında bulunduğum sırada Suat Sözer arkadaşımın beni de bu unutulmaz geziye dahil ettiği için ne kadar teşekkür etsem az, herşey mükemmel beş günümüzü dolu geçirdik bu seyahatte kıymetli insanlarla tanıştım Karamanlılık duygusunu yaşatan hemşerilerime teşekkür ediyorum. Ayrıca İhsan Duru ailesine, Rıza Duru ve Bifa bisküvi ailesine çok teşekkürler.

[16:12, 19 Mayıs] Suat Sözer:
Değerli Gezi arkadaşlarım, seyatimizi görünürde düzenleyen ben olsam da İKEV Vakfımızın desteği ve onuru ile gerçekleştirdiğimizi bilmenizi isterim, yaptırdığı plaketler, İKEV şapkalarının bedelini de ödeyerek gezimizin daha renkli geçmesini sağlamıştır. Aslında en büyük Teşekkürü İKEV ile Başkanı Sayın İhsan Duru ve yönetim kurulu üyelerine etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum, sağolsun varolsunlar. İKEV’in Karaman’daki saygınlığı olmasa oradaki kurum ve kuruluşlar gurubumuza bu ilgiyi gösterir miydi acaba, en büyük teşekkürü İKEV’e edelim. İKEV’in kıymetini bilelim ve her zaman destekleyelim derim. Bu arada teşekkür anlamında gezi sonrası vakfımıza anlamlı bir bağışta bulunan Akif Eğler’e gurubumuz adına çok teşekkür ederim. Saygılar sevgiler sunuyorum.

[16:16, 19 Mayıs] Ali Doğruer:
Emeği geçen her kişi ve kuruma sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum, sağ olsunlar var olsunlar. 🙏🙏

[16:22, 19 Mayıs] Ali R Dura:
IKEV yöneticilerine Teşekkür etmeyi unuttum. Yönetici arkadaşlarımız bana bilhassa yardımcı oldular. Onlara teşekkür ediyorum, görevlerinde başarılar dilerim.

[10:20, 21 Mayıs] Kadriye Şentürk Kurşun:
Güzel anılarla, dostluklarla, keyifli geçirdiğimiz beş günü organize eden İKEV ailesine,
Araba göndererek bizi istasyondan aldıran akşam Karaman yemekleriyle ağzımızı tatlandıran Belediye başkanı ve yetkililerine,
Gazi Kültür Merkezinde nefis batırığıyla bizi karşılayıp ağırlayan KARTAP ve KAREV’e
Misafirperverliğin en güzel örneğini aileleriyle birlikte gösteren İhsan, Emin, Rıza, Ziya DURU Ailelerine,
Çeşit çeşit ürünleriyle ağzımızı tatlandıran Necati Babaoğlu’na,
Karadağ’da bize börek, sıkma ikram eden muhtara,
Gerekli yerlerde bize eşlik eden, bilgilendiren rehberimize,
Sandıkla elma gönderen Medeni Yavuzaslan’a,
Karaman Ticaret ve Sanayi Odası yekililerine,
Karaman’ın Muammer abisinin heykelini yapan Neşe Karasipahi ve nefis etli ekmeğini yediğimiz Karasipahi Ailesine,
Tıpkı evine gelen misafir gibi ilgi ve alakasını esirgemeyen KENT OTEL sahibine, yakınlarına, çalışanlarına,
Gezimize renk neşe katan bir anda yükselen sesiyle “Sarı Kırmızı…” sloganıyla hepimizi mutlu eden URAZ’ı da unutmuyoruz.
Geziyi akıcı yapan, düzeni sağlayan başta Suat Sözer ve İKEV AİLESİNE sonsuz teşekkürler…
Ne mutlu Karaman’lıyız, Karaman’a aitmişiz.
Geziye katılan tüm dostlara selamlar, sevgiler…

[11:32, 21 Mayıs] Mualla Mezhepoğlu:
Bifa’nın armağan paketinden çıkan ürünler çok lezzetliydi, alış veriş yaptığım marketlerde bulamıyorum, nerelerde satıldığını bilen var mı?
[Bugün Karaman Bifa fabrikasını tel. ile arayıp sordum. Benim alışveriş yaptığım Migros ve CarrefourSA raflarına girmeyi zorladıklarını söylediler.]

[11:48, 21 Mayıs] Semra & Rıza Küçükoğlu:
Sn. Medeni Yavuzasalan’a, topragimizin elmasini tadan sansli dostlarimiz adina, biz de tesekkur ederiz. Saniriz, bu kez Allah bize kismet etmemis. Herkese sevgilerle.


[12:04, 21 Mayıs] Mualla Mezhepoğlu:
Medeni Beyin hatırını çok saydığım için bir hatalı düşünceyi düzeltmek isterim. Kendisi elma ikramında bir ayrım yapmamış, iki sandık elmayı otele göndermiş, lobbyde bulunan, bizler bunlardan gönüllerince almışlardır.

[13:58, 21 Mayıs] Dr.Kadir Erdemir:
Ben de tesadüfen oradan geçerken elmadan aldım, hele sevdiğim fuji marka elma olunca Suat’a Karaman’da bu marka elmanın yetiştirilmesine çok memnun olduğumu bildirdim, elmayı yetiştirenin Medeni olduğunu söyledi, Medeni beye de teşekkür eder Karaman’da öncülük yaptığında ayrıca tebrik ederim.

[11:38, 22 Mayıs] Mustafa KOÇAK:
Değerli hemşehrilerim Karaman gezinizde sizlerle Ermenek ve Taşkale gezilerinde bulundum. Bazı mazeretlerimden dolayı diğer etkinliklerinize katılamadım. İlgileriniz ve samimiyetlerinizden dolayı teşekkür ederim. Ayrıca İhsan Duru ve ailesine, Rıza Duru ve ailesine, Suat Sözer ile Evcen ailesine, Babaoğlu ailelerine de çok teşekkür ederim.  Bu meyanda benim topluma bir saygısızlığım ve hatalarım oldu ise hepinizden özür dilerim. Cümlenize hayatta sağlıklar dilerim.

[15:56, 22 Mayıs] Habip KÜÇÜKOĞLU:
Büyüklerimiz, yaşıtlarımız ve küçüklerimizle İKEV gezisine katılan tüm Karamanlı hemşerilerimiz.
Ben, Ankara’da ikamet eden ve İKEV’in bu gezisini Ağabeyim E. Tümgeneral Rıza KÜÇÜKOĞLU vasıtasıyla öğrenen bir Karaman doğumluyum.
2000 yılında ağabeyimle birlikle yaptığımız günübirlik Karaman turu haricinde, 1963 yılından beri görmediğim memleketimi ve çevresini, eşim ile birlikte 5 günlük güzel bir geziyle görmenin hazzını halâ yaşıyoruz.
Bizim için bu sürecin güzelliği, gezi programını profesyonel bir yaklaşımla planlayan, Karaman resmi ve özel kuruluşları ile önceden koordine eden ve yürüten İKEV yönetimi sayesinde gerçekleşmiş olması.
Ancak, yönetim görevlerine ilaveten, bizlere Karaman’da güler yüzle ev sahipliği yapan DURU, BABAOĞLU, SİPAHİOĞLU aileleri efradına teşekkür ederiz.
Gezimiz esnasında bize rehberlik eden Ünsal Beye, gezimiz gönüllülerinden Mustafa KOÇAK beye ve (“sözler uçar - yazılar kalır” endişesiyle 😀) bizlerle doküman şeklinde bilgi ve resim paylaşan sayın Akif EYLER’e de teşekkür ederiz.

BİFA toplantısı [Tuğba Karaaslan]

[16:57, 22 Mayıs] Dr.Kadir Erdemir:
Pandemi de araya girince 7-8 senedir Karaman’a gelememiştim. Daha önce 1-2 senede bir uğrar mezarlığı ve mahallemizi (Abbas) ziyaret ederdim. Bu gelişimde Karaman’ı çok değişmiş, büyümüş ve ekenomik yönden çok gelişmiş buldum. Mezarlık ziyaretine giderken otobüsümüz bir yerde durdu (Medeni’nin ofisinin önüymüş), karşımdaki binada Seki Hamamı yazıyordu, duvarları ve kapısı değişince emin olmak için çevreye bakmaya başladım, tanıyamadım.
Abbas Mahallesinin girişinde Seki Hamamı
Çocukluğum tam da hamamın önündeki caddede geçmişti. Aşık, bilye, çabutdan (bez) veya içi dolu küçük lastikden topu burada oynardık, fakat tanıdık bir bina daha aradım göremedim, binalar tamamen değişmiş, bina altları dükkan olmuş, çarşı mahalleme kadar uzanmış. Sanki sihirli bir el memleketime dokunmuş gibi geldi, kim ve nasıl oldu diye düşünmeye başlamıştım ki rahmetli Yılmaz BABAOĞLU’nun hayatını okuyunca bu sihir elin Yılmaz Abi olduğu kanısına vardım.
Fazla bir samimiyetimiz yoktu birkaç defa karşılaştık, ayak üstü sohbetlerimde mütevazi bir insan hüviyetini vermişti. Hayatını okuyunca şaşırdım kaldım. İlk okul mezunu bir adamın ticari zekasına va cesaretine hayran kaldım. Çocukken hayal meyal hatırlarım, kamyonla pazara domates biber getirir, pazarın ortasında satardı. Kalkınmanın ancak üretimle ve sanayileşme ile olacağını küçük yaşta anlamış, kuvvetin ancak birleşmek ve ortaklıkla olacağını düşünerek ortaklarıyla ilk imalethanesini kurar (1962), daha sonra BİFA’nın temellerini atar. Kendine özgüveni okadar fazla ki küçük olmasına rağmen yönetimi kimseye bırakmaz. Müşterilerine dürüstlük ve güveni aşılamış, kibir büyüklük nedir bilmez,çalışanlarıyla kardeş gibi onlara tam bir mesuliyet duygusu aşılamış, dürüst çalışanın arkasında durmuş, kaliteli elamanından parayı esirgememiş, onlarla dost olmuş, hafta kooperatif kurarak onları 220 dairelik ev sahibi yapmıştır. Yenilik peşinde koşmuş Karamana ilk faksı, bilgisayarı getirmiş. 1980 lerde tesisi genişletmiş Türkiye’de çok vilayette müdürlükler kurmuş, ihracata başlamış. Daha sonra mukavva fabrikası, otomatik paketleme kurmuş,ürün çeşidini artırmış. Kıskanmak nedir bilmez, elle imalat yaparken ürünler hemen kutuya konunca sıcaktan mayalanmadan dolayı bisküviler ekşirmiş, bunları birkaç saat açıkta bıraktıktan sora paketlerse ekşime olmadığını görmüş, bu deneyim ve bilgiyi rakipleri eti ve Ülker ile de paylaşmıştır. Yine denemeyle bisküvi taze süt ile yapılınca daha lezzetli olduğunu görmüş, Karaman ın bütün sütlerini toplamış. Karaman da BİFA vergi şampiyonu olmuş, uluslararası plaketler ödüller almıştır. Adalete inancı tamdır, küçükken iki defa kısa süreli, haksız yere hapis yatmasına rağmen devletine küsmemiş, arkasında durmuştur. Para kazandıkça fabrikaları yenilemiş, büyütmüş, yabancı ülkelerde fabrikalar açmış, yanlış hatırlamıyorsam fabrikada 3000 kişi çalışıyor, hep teknolojiyi de takip etmiştir. Zamanla kurumsallaşmaya da geçmiştir. Eğitime önem vermiş, ilk öğretim, lise ve dersaneler kurmuştur.Çocukluğum yoksulluk, mahrumiyetler içerisinde geçti, hiç yardım edenimiz yoktu, mahallemizde hatırı sayılır zenginler de vardı, bir tanesi halimizi, hatırımızı sormazdı, hatta evde unumuz kalmamıştı Annem hali vakti Yerinde bir komşudan ödünç bir tencere un istemişti, Anneme bir sürü laf saymış, güçlüklerle Karaman lisesini bitirip askeri liseye kendimi güç atmıştım. Yılmaz Abi’nin yardımlarını takdir ettim. 1987de 145 öğrenciye burs vermeye başlamış, onların meslek sahibi ve Karaman’a faydalı birer eleman oldukları nı. gördükçe gururlanmıştır. Gençlerin eğitilmesi gerektiğine çok inanmış, okullar dersaneler kurmuş. Sadece Karaman’a değil, cıvardaki ilçe ve kasabalara çok kitap dağıtmış. 2006-2008 de. Ahmet Şerif İzgören’in “Avcumuzdaki kelebek” kitabından 4198 ve bilhassa yaşam koçu Mümin Sekmen’in ”Başarıya götüren yol”adlı eserinden 3443 adet dağıtmış ve o seneler motivasyonla Karaman lisesi üniversite giriş imtahanında derece yaptığını hatırlıyorum demekki sebep Yılmaz Abi nin kitaplarıymış. Spora el atarak birçok profesyonel ve sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlamıştır. Sağlık alanında da atılımlar yapmış, 1983 senesinde zarar eden Ankara’da Çankaya özel hastanesini 1 sene içerisinde kara geçirerek, 2003 yılında kar eden bu hastaneyi çalışan doktorlarına devretmiş. Çalışkanlık, zeka, azim, beceriklilik ve liderliği ile örnek olmuş, Karaman’da sanayinin kurulmasında öncülük yapmıştır. Hep fakir fukaranın yanında olmuş, bunların karınlarını doyurduğu, kışlık ihtiyaçlarını karşıladığı gibi Karaman daki bir sürü yardım derneklerine devamlı yardımlarını esirgememiştir. Tarıma da el atmış, örnek ve bilinçli hareketle 35 hektarlık alana, 90.000 ağaçlık elma bahçesi ve 5 hektarlık fidanlık kurmuş, ismini yeni duyduğum elmalar yetiştirmiş, bahçeyide her zaman yaptığı gibi ortak alarak işletmektedir.
TEMA vakfıyla da çalışmış, 1999 yılında 1.5 milyon metrekarelik alana 750.000 adet karaçam, sedir, dişbudak, palamut ve akasya tohum ve fidanı ekmiş, daha sonra alanı 2 milyon metrekaraye ve tohum ve fidan sayısını 2 milyona çıkarmıştır. Devamlı birlik ve ortaklıktan bahseder, ancak beraber olunursa daha kuvvetli olunabileceğini kendine düstur edinmiştir. Yine bir kamyon alır, daha sonra şöförüyle ortak olur sonra kamyonu ona devreder, müteşebbistir, yaşam boyunca devamlı iş kurmayı, yanındaki garibanları iş güç sahibi yapmayı düşünmüştür. Kusura bakmayın yazıyı çok uzattım, kitabı okumanızı tavsiye ederim. Kitap 2008 de basılmış, ben birkaçsene önce rahmetlik olduğunu hatırlıyorum, bu aralıkta daha ne gibi işler, atılımlar yaptığını bilmiyorum, çünkü boş duracak bir insan değil. Haddim olmayarak yine büyük konuşacağım; Atatürk bu ülkeyi nasıl kurtardı ve büyüttüyse Yılmaz BABAOĞLU da Karaman’ımızı bugünkü seviye getirmek de öncü olmuş. İyi ki bu dünyadan geçmişsin sevgili Yılmaz Abiciğim, nurlar içerisinde uyu, mekanın cennet olsun.
’BİFA’ nın kurulduğu dönemdeki açılımı ‘BİRLİK FABRİKASI’ idi. Zaman içerisinde halkımız BİFA’yı bisküviyle özleştirdi ve ‘BİSKÜVİ FABRİKASI’ olarak algıladı. Şimdi ben diyorum ki: BİFA artık ‘BİZİM FABRİKA’ oldu. BİFA benim değil bizim fabrikamız. Biz sadece bisküvi üretmiyoruz. Eğitimden ağaçlandırmaya bir dizi sosyal faaliyet de gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken kazandıklarımızı halkımızla paylaşmanın gururunu yaşıyoruz.’’Hayat hikayesi ve Nadir Kitap

Binbir Kilise'de dev mihrap [Neşe Karasipahi]
(Soluklaşan hatıralar gibi, flu bir fotoğraf)

15 Mayıs 2024

Karaman, 10-15 Mayıs 2024

M Akif Eyler
Emekli öğretim üyesi

Bir ay önce İKEV onursal başkanı Suat Sözer aradı: "Dil bayramında memlekete gidiyoruz, bize katılır mısınız?" Böyle davete icabet edilmez mi! 60 yıldır duyardım Karaman'a özgü Dil bayramını... Türkçenin resmi dil oluşunun 747. yıldönümü. Hem programda görmek istediğim yerler (başta Karadağ) var, hem de dedelerimin memleketine turist gibi gitmek ilginç bir fikir. "Olur inşallah" dedim ve trene binip gittik...

Karaman'ın yaklaşık 120 yıllık tren istasyonu
Ön planda yüksek hızlı tren için yapılan eklenti

(Resimlere dokunarak büyütebilirsiniz.)

İKEV yöneticileri bir arada [Tuğba Karaaslan]
Geziler bu otobüsle yapıldı


30 kişilik grubun çoğu 10 Mayıs Cuma öğleden sonra Karaman'a ulaştı. Biz 24 saat gecikme ile programa katıldık. İsimlerini Toprak Damlı Evlerin Çocukları kitabında gördüğüm 5 kişi bu geziye katılıyor: S Sözer, T Uzel, M Mezhepoğlu, M Koçak, R Küçükoğlu.


Ctesi -- Ermenek, Zeyve Pazarı, Sertavul

Yolda olduğumuz için ilk gün faaliyetlere katılamadık. Karaman'a varınca, orada oturan kuzenlerimi görmeye gittik. Olması gerektiği gibi, sıla-i rahim akraba ziyaretiyle başladık. Gezi grubumuz ise Ermenek ilçesini ve Zeyve Pazarının doğal güzelliklerini gördükten sonra, Sertavul'da mola vermişler. Geç vakit şehre dönmüşler, görüşemedik.

Ermenek baraj gölü ve zeytin ağaçları [Seval Yüksel]

Pazar -- Taşkale, İncesu, Piyano

Sabah erken yol arkadaşlarımızla tanışmaya başladık. Önce YTÜ'de uzun süre rektörlük yapmış Turgut Hocam kendisini tanıttı. Ertesi gün kitabını imzalayacak olan Mualla Hanım ve Yeditepe'de olduğunu duyduğum Rıza Paşa ile tanışmamız da kahvaltıdan önceki yarım saate sığdı. Bu üç kişiyle yol boyunca güzel diyaloglarımız oldu, umarım devam edecektir.

Anneler günü hatırına, bütün hanımlara kırmızı birer gül takdim edildi. Nihayet Karaman valisi ve milletvekili toplantımızı teşrif ettiler. Kısa konuşmalardan sonra otobüsümüze binip yola çıktık.

Anneler gününde kahvaltı
Karaman valisi ve milletvekili (sırtları dönük)
Yaşar Evcen, İhsan Duru, Suat Sözer, Mustafa Koçak

Kahvaltıda günün sürprizi sulu pilav ikram edildi. Karaman usulü, kemikli.

Yazar Mualla Mezhepoğlu
ve kemikli sulu pilav

Taşkale'ye yaklaşınca Manazan mağaralarını gördük. Taşkale'de, taş içinde oyulmuş bin yıllık tahıl ambarlarını inceledik. Az ileride yerin altında, renkli ışıklar içinde 300 metre kadar yürüdük: İncesu mağarası.

İncesu mağarası -- uzunluğu 1350 m
ancak dörtte birini yürüyebildik

Taşkale gezisi beni çok yordu, programın devamına katılamadım. Grubumuz Kültür Merkezine gitmiş, akşam da piyano resitalini izlemişler.

Ptesi -- Evcen Konağı, Canhasan, Fabrikalar

Dil Bayramı beklentilerimizin altında, çok sönük geçti. Töreni parkın ucunda, Hebepci'lerin gözlük dükkanında izledim. Küçük bir yürüyüş kolu, ufak bir bando, istiklal marşı, kısa konuşmalar ve tören bitti. Açıkça görülüyor ki, devletimiz bu konuda pek aktif değil, sivil toplum sahip çıkmalı. Dil Bayramının yeni halini Mustafa Koçak şöyle eleştiriyor:

... eski yıllarımıza nazaran ben şahsım olarak yıllarca içinde bulunduğum bu anma günlerimizle bugününü hiçte başarılı bulamıyorum. Tamamen halktan ve sivil toplum örgütlerinden kopmuş, sessiz sedasız bir iki günde saatte yapılan sade törenler ve konuşmalarla geçiştiriliyor. Turk Dil Bayramı

Dil bayramından görüntü -- 2022 [Karaman Valiliği]

Öğleyin otel sahibi Yaşar Evcen'in arabaşı ikramı vardı, hamuruyla elbette... Ardından bir kültür merkezi olarak onarılan Evcen Konağına gittik. Yol arkadaşımız Yazar Mualla Mezhepoğlu kitabı hakkında bir konuşma yaptı ve imzalayarak bizlere dağıttı.

Em. Gen. Rıza Küçükoğlu ve hakiki kerpiç duvar

Gezinin arkeoloji kısmı Canhasan ve Derbe höyükleri ile başladı. Günü Duru bulgur ve BİFA bisküvi fabrikalarındaki ikramlarla noktaladık.

Salı -- Müze, Karadağ, Şehir turu

Sabah öncelikle Karaman Müzesinde, arkeolojik kazılarda bulunan nesneleri gördük ve yanındaki Hatuniye Medresesini gezdik. Gün boyunca gezimize rehber olarak katılan arkeolog Ünsal Özırmak'a teşekkür ederiz. 

Hatuniye Medresesinde Alınteri fotoğraf sergisi vardı

Şehir turu Karaman sembollerinden biri olan Mader-i Mevlânâ, yani Aktekke Camisi ile devam etti. Ardından çıktığımız Karadağ ve içindeki Binbir Kilise (Madenşehri ve Üçkuyu) için ayrı bir sayfa yaptım:
https://eyler.blogspot.com/2024/05/karaman.html

Üçkuyu'da yıkıntılar ve modern hayat iç içe

Üçkuyu'da yapılan ikramlarla biraz dinlendikten sonra Karaman'a döndük ve şehir turuna devam ettik: Çeşmeli Kilise ve Yunus Emre Camisi. Akşam KTSO ve KARTAP sunumları yapıldı.

Çeşmeli Kilise

Karaman sembollerinden biri olmuş Muammer anıtını, eserin sahibi Neşe Karasipahi ile birlikte gördük:

Heykeltıraş (önde) ve Muammer [Seval Yüksel]

Çarşamba -- Dönüş

Sabah erken, gruptan ayrılarak ilk trenle Konya'ya gittik. Grubumuz Gazi Kültür Merkezine ve Karasiphahi Fırınına uğramış, Biz onları da göremedik, Konya'da  akraba ziyaretiyle, "elhamdu lillah" diyerek bu harika geziyi tamamladık.

Gazi Kültür Merkezinde vedalaşma [Seval Yüksel]

Beşinci günün sonunda dönüş yolculuğu [Suat Sözer]

Teşekkürler

Gezide öğrendiğim en önemli şey, Karaman'ın zenginlikleri oldu. İnsan kaynağı, tabiat, turizm, mutfak... Bu kadar zengin bir tarihi ve kültürel mirasın içinde yaşıyoruz ama (ben dahil) çoğumuz bundan habersizdik. Biraz olsun bu eksiğimi gidermiş olarak dönüyorum.

Bir hafta boyunca gelen teşekkürleri ayrı bir sayfaya ekledim: tesekkur.html

Geziden bir fotoğraf  [Tuğba Karaaslan]

Karaman'da ne değişmiş?

  • Otel, restoran ve kafeler inanılmaz sayılara ulaşmış
  • Hastane sayısının da çok arttığı söylendi
  • Üniversitenin etkisi her yerde açıkça görülüyor
  • Şehir içinde toz ve çamur kalmamış, yeşil alan artmış
  • Çok sayıda yabancı gördüm, hem doğudan hem batıdan
  • Eski Musalla park olmuş, Kabristan'a cami yapılmış
  • Cami cemaati önemli ölçüde azalmış

Kabristan'da Ahmet Yesevi Camisi

Linkler

İKEV: İstanbul Karamanlılar Eğitim ve Kültür Vakfı

KARTAP: Karaman Tanıtım ve Turizm Derneği

Karamanoğlu Mehmetbey Üniv: Turistik Mekanlar 

Toprak Damlı Evlerin Çocukları, Anı Bisküvi 2020

Karaman bana ne ifade ediyor? M A Eyler 2021

Türkiye Kültür Portalı, Karaman


11 Mayıs 2024

Kapalıçarşı, Hanlar, Kapanlar

Erkan Türe
Emekli öğretim üyesi

Büyük Yeni Han
Cumartesi günü yeni keşfettiğimiz “İstanbul Kazan Ben Kepçe” grubuyla Kapalıçarşı, Hanlar, Kapanlar turuna katıldık. Ali, Betül, Azize Demir ile Ankara’dan sürpriz bir hafta sonu ziyaretine gelen kızımız Reyyan, torunumuz Mısra da bizimleydi. Hava hafif yağmurlu, serin ve kapalı olduğu için geziye uygun, öğlene kadar ortalık epeyce tenha idi. Bayezid Camii avlusunda katılımcılar ve rehber ile buluştuk, 30 kişi kadardık. Tura Camiyi gezerek başladık. İstanbul’da yapılan en eski selatin camilerinden birisi (1505), Fatih Camii gibi depremlerde yıkılıp yeniden yapılmadığı için orijinal mimarisini ve dönemin kültürünü çok iyi yansıtıyor. Caminin mimari özellikleri ve sanat değeri hakkında Internette ayrıntılar bulunabiliyor, ben dikkatimizi çeken birkaç hususu anlatacağım.
Girişte sağda ve solda o zamanlar Tabhâne (şehir dışından gelen misafirler, evsizler vb için yapılmış geçici konaklama mekanları) olarak yapılmış iki bölüm var. İlk yapıldığında arada duvar var ve bu iki bölüme giriş dışarıdan ayrı kapılardan yapılıyormuş, sonra o özelliğini değiştirmişler ve ara duvarı kaldırıp caminin içine bağlamışlar, bu dikkat çeken bir mimari farklılık. Oysa cami avlusunun içinde ayrıca bir imaret ve kervansaray var, bunlar fonksiyonları değişmekle beraber ayaktalar, güzel yapılar.

Bayezid Camiindeki 5 asırlık Hereke halısı
Cami içindeki fil ayakları denilen sütunların dibinde tunçtan yapılmış bilezikler var ve bunların üzerine yapan sanatçıların (Hakkak) isimleri kazınmış. Cami zeminindeki Hereke halısı da orijinal bir sanat eseri, çok fazla düğümle birçok parçadan oluşan bu dev halı o kadar güzel tasarlanmış ki parçalar birleşince kusursuz desenler ortaya çıkıyor. Örgücüler tarafından zaman zaman tamir edilmiş, dünyanın neresinde 500 senelik bir halının üzerine basabilirsiniz?
Cami külliyesi içinde daha önce saray olan, Osmanlı tepe yönetiminin çalıştığı mekânın yerinde şimdi İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri yemekhanesi var.
Avlunun Kapalıçarşı çıkışında o zamanlar geçerli bir meslek olan Hakkakların çarşısı varmış, şimdi Sahaflar Çarşısı olmuş. Biz oradan Kapalıçarşı’ya girdik ve her biri hala eski dönemin mesleklerine göre isimlendirilmiş sokak ve caddeleri gezmeye başladık. 

Kapalıçarşı’da değerli ürünlerin olduğu sokakların
mimarisi ve süslemeleri de ayrıcalıklı
Fatih Sultan Mehmet tarafından Ayasofya’ya gelir getirmesi için inşa edilen yapılarla birlikte 1461 yılında Kapalıçarşı’nın da temeli atılmış ve yıllar içinde yapılan eklemelerle giderek büyümüştür. Zamanla tüm bölgenin en önemli ticari merkezi haline gelen, İstanbul’un en zengin esnaflarına ev sahipliği yapan, dünyanın her yerinden gelen mücevherlerin ve kıymetli takıların ticaretinin yapıldığı Kapalıçarşı, bu yıllarda bir banka ve finans merkezi gibi de hizmet veriyor. 50 dönüme yakın bir alanda tonozlu 66 cadde ve sokak, 24 kapı, 2 bedesten, 5 cami, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 17 han, küçük cami-mescidler, 4000 civarında dükkan ve işyeri var. Yabancı dillerdeki adı Büyük Çarşı, çünkü orijinalinin üstü kapalı değilmiş, o zamanlar çok sayıda ahşap dükkândan oluşan bu devasa alışveriş merkezi çok sonraları çıkan yangınlarla büyük hasar görünce daha sonra taştan yapılmış ve üzeri de örtülmüş.

Kapalıçarşı: Bayezid ve Nuruosmaniye camilerinin arasında

İlk gördüğümüz hanlardan birisi küçük bir Yolgeçen Hanı idi. Bu isim dilimizde bir deyim olmuş, daha sonra da nedense bu güzel kelime yerine Pasaj kelimesi konmuş. Adı üstünde han içinde bir işiniz yok ama bir tarafından girip öbür tarafından çıkarak yolunuzu kısaltıyorsunuz!

Kapalıçarşı terasından çatı ve Nuruosmaniye Camisi
Öğleye doğru çarşının içinde daracık merdivenlerden üç kat çıkarak terasa yapılmış bir çay ocağına çıktık ve oradan harika bir manzara ile karşılaştık. Kapalıçarşı’nın yenilenen kırmızı milyonlarca kiremitle kaplanmış çatısı ve üzerindeki daracık gezi yolları (bu yollarda gezmek için 250 Euro ücretle çok küçük tur gruplarına katılmak gerekiyor, turistlerin ilgisini çekiyormuş) ile Haliç’in iki kıyısı, uzaktan Çamlıca tepesi ve üzerindeki kula ile cami, Bayezid Camii ve Kulesi, Nuruosmaniye Camii, Atik Ali Paşa Camii, Mahmut Paşa Camii, Çemberlitaş ve pek çok eski tarihi bina görülebiliyor.
Çay molasından sonra Kapalıçarşı içindeki gezimize devam ettik, oradaki en küçük dükkânın sahibi fotoğrafının çekilmesini istemiyor (sadece dizlerin bükerek bir saat tamircisinin oturduğu köşe, minik bir vitrini var, yarım metrekare bile değil!)
Yine ilginç bir bölüm de yarım metre genişliğindeki bir sokaktı, üstelik adına Cadde denmişti.
Çarşının en eski dükkânlarından birisinde Eğin Tekstil 6 nesildir kumaş ve manifatura işi ile uğraşan Eğin’li bir aile var, 1-2 istisna dışında kumaşların hepsi yerli üretim, daha çok toptancı gibi çalışıyor, dükkân Doğu Roma döneminden kalma bir yapı, bodrum katına da indik, orası da kullanılıyor, daha altı da varmış! Pek çok yerli ve yabancı diziye hem kumaş veren, hem de Şişli Mağazasından tarihi-özel kıyafetler diken 160 senelik bir kuruluş, sadece kapıdan hava alabilen iç kısımlar tarih ve kumaş kokuyor, sahibi Dr. Süleyman kısa bir bilgi verdi, aile 4 asırdır İstanbul’da ama Eğin’deki evi hala yaşamaya hazır tutuluyor. Hiç hekimlik yapmamış, yarı emekliyim diyor, 6. nesildeki iki oğlunun biri MBA’li, diğeri Tarih YL yapıyor, kalite ve müşteri memnuniyeti üzerine kurulu bu ticareti sürdürüyor (sınırsız iade hakkı, fiyatlar alış fiyatına göre belirleniyor, güncel fiyata göre değiştirilmiyor.) Ali Demir Süleyman Beyi İTÜ Tekstil Mühendisliği öğrencileri ile sohbet yapması için davet ediyor, seviniyor ve kabul ediyor.
Yurt dışında pek meşhur olan, bizim ilgi alanımıza girmeyen Nusr-Et meşhur Sandal Bedesteninin Merkezini tamamen kiralamış, porsiyonu 30-50 dolar arasındaki et yemekleri yabancılara makul geliyor, bayağı müşteri vardı. Biz Bedesten hakkında bilgi alıp çıktık.
Öğle saatinde Nuruosmaniye Camii Avlusuna girdik, orada yemek ve dinlenme (namaz) için 75 dakika ara verildi, 14:30’da buluşmak üzere dağıldık. Rehber bize Kapalıçarşı kıyısında bir esnaf lokantası tavsiye etti, gerçekten sulu, etli yemekleri çok güzeldi. Kahvelerimizi içip namazı da kılınca öğleden sonrası için enerjimizi topladık. 
Öğleden sonraki turumuz Nuruosmaniye Camiine girerek başladı, zaten namazı orada kılmıştık. Nuruosmaniye Camii, İstanbul’da llk barok stilinde cami olarak 1748-1755 yıllarında yapılmış. Batılılaşma eğilimlerinin mimaride ortaya çıkmaya başladığı bir devirde ortaya çıkan cami ve külliyesi, Osmanlı mimarisinde bir dönüm noktası sayılıyor. Cami külliyesinde medrese, imarethane, kütüphane, türbe, çeşme ve sebil ile bir kaç dükkan vardır. Barok sanatının etkisi kütüphane, türbe, çeşme ve sebilde de görülüyor. Konumu gereği etrafı hep kalabalık.
Kubbe kemerlerinin duvar üzerindeki bitiminde bir kuşak halinde içeriyi boydan boya çevreleyecek şekilde Fetih Suresi yazılmış. Kubbede ise En-Nûr Suresi’nin 35. Ayetinin girişi yer alıyor:
Allah, göklerin ve yerin nurudur

Cami, beş sıra halindeki 174 pencere ile aydınlatılmış, içerisi çok ferah. Pencereler, barok stilinde ve alçıdan yapılmış. Çıkıntılı olan mihrap klasik Osmanlı camilerinden farklı olarak çok köşelidir ve bir yarım kubbe ile kapanmış. Doğu koridorunun sonundaki Hünkâr mahfiline dışarıdan, padişahın at üstünde girişi için bir rampa yapılmış. Yapıya bitişik iki şerefeli iki minaresinin külahlarında kurşun yerine taş alemler ilk defa bu camide kullanılmış.
8 yaşındaki Mısra hep en önde gidiyordu, bazen Rehberin de önüne geçiyordu, öğleden sonra adım atmanın zorlaştığı çarşı içinde biz kalabalık arasından kayıp giden Mısra’yı gözden kaçırmamak için epeyce zorlandık.
Kapalıçarşı ortasındaki Dua Meydanında her sabah ahiler dua ederek günün ticaretini başlatırmış, aynı gelenek hanların avlusunda da sürdürülmüş. Mahmutpaşa ve Atik Ali Paşa Camilerine girmedik.
Çoğu 3-4 asırlık hanların tipik yapısı dikdörtgen şeklinde iki katlı; bir giriş, bir çıkış kapısı, ortada bir avlu, etrafında ve üst katında sıra sıra dükkanlar var. Üst kattaki dükkanlar ayrıca çatı katını da kullanabiliyor, içeriden bir merdivenle çıkılıyor. Toptancılar, zanaatkarlar, özel el işçiliği yapanlar, uluslararası ticaretle meşgul olduğu anlaşılan daha şık yapılmış yerler. Ortadaki avlu büyükse bir çeşme konduruluyor, daha da büyükse bir mescid oluyor. Bu şekilde kaç tane tarihi hana girip çıktık, hatırlamak mümkün değil, aşağıda tur sitesindeki listeyi aldım.

Tur grubu bir hanın içinde
İran’la yapılan nihai barış anlaşmasından sonra bir ticaret anlaşması yapılmış ve çok sayıda İran’lı (çoğu Azerbaycan Türkü) bundan sonra buraya gelip ticaret yapmaya başlamış. Bu amaçla Kösem Sultan tarafından yaptırılan 4 asırlık Büyük Valide Han korunması gereken tarihi miras olarak ilan edilmiştir.  Üç avlulu olan hanın üçüncü avlusunun kuzey köşesinde Petrus Gyllius tarafından isimlendirilen ve Evliya Çelebi’nin saraya ait bir cihannüma olduğunu söylediği İrene Kulesi var, şimdi Sanat Galerisi olarak kullanılıyor, galeriyi geziyormuş gibi girdik. Çok büyük ikinci avlunun ortasında ise İran mescidi bulunuyor. Caferi mezhebine göre namaz kılınan bu mescid sadece namaz vakitlerinde açılıyormuş, onlar öğle ve ikindiyi, akşam ve yatsıyı birleştirip kılıyorlar. 
Avlu içine ve üst katlara garip gecekondu tarzı eklemeler yapılmış, onlar da koruma altında mı, emin olamadık! Üst katı tek başınıza gezmek istemezsiniz, orada küf ve pas kokuları, eğri-büğrü zemin üzerine istiflenmiş bir süre malzeme dışında, ne tür ticaretin yapıldığına emin olamadığımız izbe ve karanlık, bir kısmı kilit altında dükkânlar gördük.
Büyük Yeni Han Çakmakçılar Yokuşu üzerinde 1764’te Büyük Valide Han’ın karşı çaprazına Sultan III. Mustafa tarafından inşa ettirilmiş. Üç katlı olan han, binlerce metrekarelik alanıyla Büyük Valide Han’dan sonra İstanbul’un en geniş alana yayılan han yapısıdır. 
İki yönde de eğimli bir araziye inşa edilmiştir. İki avlulu yapı günümüzde kısmen vakıf mülkiyetinde imiş ve tescilli hanlar arasındaymış. Ticaret hanları arasında büyük açık avlulara, revaklı galerilere ve iyi işçiliğe sahip olması sebebiyle nitelikli han kabul ediliyormuş. 
Çandarlızade Atik İbrahim Paşa Camiinin avlusunda soluklandık, zaten orijinal niteliği kalmamış.
Turun sonlarına doğru Mahmutpaşa Çarşısı içinden daracık sokakta zorlukla yürüyüp Haliçe yönlendik ve Rüstempaşa Camiine girdik.
Kanûnî Sultan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa tarafından 1555-1561 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Cami külliyesi altta yer alan tonozlu depolarla, dükkânlar, çeşme ve iki handan meydana geliyor. Cami konumu, fevkanî yapısı ve Sinan camileri içindeki yeri kadar olağan üstü çini süslemeleriyle de ünlü. Depremlerde, yangınlarda hasar görmüş, önemli tamirler yapılarak günümüze gelmiş. Harika çinilerinden cami dışında, son cemaat mahallinde olanlar yangın, deprem, bozulma ve hırsızlıktan en çok zarar görenlermiş.
İstanbul’daki üç kapandan (ürünlerin deniz yoluyla gelip, tartılıp, kontrol edilip kabul edilip vergilendirildiği ve sonra halka satılmak üzere esnafa dağıtıldığı toptancı hali) birisi olan Balkapanı Hanına girdik. Bizans döneminde de burada bir han kalıntısı olduğu kaynaklarda yazılıyormuş. Han’ın bugünkü zemini altındaki Bizans dönemine ait kalıntılar ve mahzenler buna delil oluyor.
Han depremlerde hasar görüp, zamanın yıpratmasına uğrayıp defalarca tamir edilmiş. Burada da hem avlu içinde, hem üst katlarda ilave gecekondu yapılar tarihi görüntüyü bozuyor.
Nispeten yeni dönem eseri olan 130 senelik Büyük Abud Efendi Han artık avlusu olmayan dar koridorlu ve çok katlı yapısıyla günümüz hanlarına model sayılabilir, içindeki çay ocağında Kemal Sunal’ın Yoksul filmi çekilmiş.
Kuru Kahveci Hanın yanından geçtikten sonra, Yeni Cami Külliyesi'nin bir parçası olarak 1660 – 64 yıllarında IV. Mehmed'in annesi Turhan Sultan tarafından yaptırılan Mısır Çarşısının içinden yürüyüp Yeni Caminin (doğrusu Valide Turhan Sultan Camii) merdivenlerinde turu tamamladık.
Oradan son bir gayretle Sirkeci’ye yürüyüp Marmaray’a bindik. Birkaç durak sonra oturacak yer bulup dinlenebildik. Mısra boş yer açıldıkça oturmadı, “büyükler otursun” diyerek onca yorgunluğuna rağmen ayakta gitmeyi tercih etti.
Eve döndüğümüzde yaklaşık 9 km yol kat etmiş, 19 bine yakın adım atmıştık.

Zincirli Han

TURDA GEZİLEN YERLER
Bayezid Camii ve Külliyesi, Sahaflar Çarşısı, Büyük Yolgeçen Hanı, Kalpakçılar Caddesi, Dua Meydanı, Ağa Hanı, Sarraf Han, Cebeci Han, Çukur Han, Astarcı Han, Çakır Ağa Mescidi, Zincirli Han, Cevahir Bedesteni, Kürkçüler Çarşısı, İskender Boğazı Sokak, Sandal Bedesteni, Nuruosmaniye Kapısı, Osmanlı Arması, Nuruosmaniye Camii ve Külliyesi, Mahmutpaşa Camii ve Türbesi, Vezir Han, Çuhacı Han, Ayaklı Borsa, Varakçı Han, Sıraodalar, Kalcılar Han, Abud Efendi Han, Mahmutpaşa Hamamı, Büyük Yeni Han, Küçük Yeni Han, Büyük Valide Han, Sağır Han, İrene Kulesi, Çandarlızade Atik İbrahim Paşa Camii, Uzunçarşı Caddesi, Şark Han, Tahtakale Hamamı, Rüstempaşa Camii ve Külliyesi, Balkapanı Han, Tahtakale Caddesi, Büyük Abud Efendi Han, Kuru Kahveci Han, Mısır Çarşısı.

Demir ve Türe aileleri bir arada